![]() |
Gizem dizisinin son iki bölümü: 12. bölüm: "Yasalar, her şeyden üstündür!" | 13. bölüm: Konumdeviriş! (1) |
![]() |
İbrâhîm Halil Oral'a teşekkür ediyorum! | Hükümet deği- şirse; ne olur? |
Aldığım en güzel övgü! |
Bıktım yalan- larınızdan! |
Korona se- rüvenim! |
Alkolün zarar- ları, nelerdir? |
25 ocak 20022 târihinde, yine tınlayıverdi. Gelen numaraya bakmaksızın, açtım tele- fonu; içgüdüsel olarak; arayan kişiyi bildim.
Sosyalyardım kurumundaki hanımefendi arıyordu.
Araya, bir bilgi ekleyeyim: Federal Almanya Kusurlar Yasası'nın (Ordnungswidrig- keitenrecht) 47. maddesi, uzun bir metindir.
Kısacası: "İvedi durumlarda; toplumsal sağlık durumlarında; yasarların, kesin ve belirgin olmadığı durumlarda; ve benzer durumlarda; ilgili kamu çalışanı; kendi kanısına, kendi uyatına (vicdân) ve ve kendi istencine (irâde) dayanarak; sıradışı kararlar verebilirler. Kimi kez de; yasalarda, kesinlik olsa bile; önceki gerekçelere dayanarak; bireysel kararlar verebilirler."
Ancak; yaklaşık on dakîkalık konşuma sürecinde; 47. maddeden, hiç sözetmedik: Ben, bu tür yasaları bildiğim için; bu sonuca vardım.
Unutmayın ki; her belediye, giderlerini kısıtlamak için; her tür yasal yöntemmden, yarar- lanmak ister.
Dedi ki: "Bay Sürül! Özel durumunuzu biliyorum; onun için aradım sizi. Gönderdiğim mektupları, yanıtlamadığınız için; sosyalyardımınızı sonlandırdım. Ama size, yeniden dilekçe belgelerini yollayacağım. Tüm belgeleri; en çabuk biçimde, binâmıza getirin."
İşte; en ilginç durum, burada gözüküyor.
Kendisine dedim ki: "Ben istesem bile; sayısız nedenleren ötürü; sizin yanınıza gele- meyeceğim. Örneğin; solunum sorunlarım, öyle bir boyuta ulaştı ki; sokağa bile çıkamı- yorum. Örneğin; yedi dakîkada varabileceğim bir uzaklığa, yarım saatte ulaşabiliyorum."
"Anlıyorum," dedi hanımefendi. "Tüm belgelerin çıktısını alın; ve iletke (eposta) yönte- miyle, bana gönderin."
Bilmeyenler soracaklar: "Buradaki ilginçlik, ne?"
Bir dilekçede, ıslak imzâ olmalı.
Hanımefendi, bana diyebilirdi ki; "Dilekçenizi doldurup; post yoluyla, bana gönderin."
Ama bunu yapmadı.
Dedi ki: "Dilekçeyi ve tüm diğer belgeleri; iletke yoluyla, bana gönderin."
İşte; buna, uyatsal kanı (vicdânî kanaât) denir!
Ama bunu yapmadılar.
Sağlıklı bir toplum oluşturma doğrultusunda, çeşitli yöntemler var. Çalışma gücü olma- yan birisini, yardımınızla desteklemezeniz; o tek kişi, bütün bir toplumu zehirleyebilir!
Ve ekliyorlar: "Alamanlar, Türkiye'yi kıskanıy, uşaklar!"
Unutmayayım: "Uşaklar! Bizım reyis, dünyâ lideridır!"
Dünyâ üzerineki tüm toplum yöneticileri arasında, bir numaralı varoş çatlağıdır!
Ayrıca; bir numaralı tımarhâneliktir! Almanya'da olsaydı; yıllarboyunca, bir tımarhânenin kapalı bölümüne tıkılırdı!
Ve bu son okuduklarınız, benim düşüncelerim değildir; Türkler dışındaki tüm toplumlar, böyle düşünüyorlar; ve böyle biliyorlar!
25 ocak 20022 târihinde, yine tınlayıverdi. Gelen numaraya bakmaksızın, açtım tele- fonu; içgüdüsel olarak; arayan kişiyi bildim.
Sosyalyardım kurumundaki hanımefendi arıyordu.
Araya, bir bilgi ekleyeyim: Federal Almanya Kusurlar Yasası'nın (Ordnungswidrig- keitenrecht) 47. maddesi, uzun bir metindir.
Kısacası: "İvedi durumlarda; toplumsal sağlık durumlarında; yasarların, kesin ve belirgin olmadığı durumlarda; ve benzer durumlarda; ilgili kamu çalışanı; kendi kanısına, kendi uyatına (vicdân) ve ve kendi istencine (irâde) dayanarak; sıradışı kararlar verebilirler. Kimi kez de; yasalarda, kesinlik olsa bile; önceki gerekçelere dayanarak; bireysel kararlar verebilirler."
Ancak; yaklaşık on dakîkalık konşuma sürecinde; 47. maddeden, hiç sözetmedik: Ben, bu tür yasaları bildiğim için; bu sonuca vardım.
Unutmayın ki; her belediye, giderlerini kısıtlamak için; her tür yasal yöntemmden, yarar- lanmak ister.
Dedi ki: "Bay Sürül! Özel durumunuzu biliyorum; onun için aradım sizi. Gönderdiğim mektupları, yanıtlamadığınız için; sosyalyardımınızı sonlandırdım. Ama size, yeniden dilekçe belgelerini yollayacağım. Tüm belgeleri; en çabuk biçimde, binâmıza getirin.
İşte; en ilginç durum, burada gözüküyor.
Kendisine dedim ki: "Ben istesem bile; sayısız nedenleren ötürü; sizin yanınıza gele- meyeceğim. Örneğin; solunum sorunlarım, öyle bir boyuta ulaştı ki; sokağa bile çıkamı- yorum. Örneğin; yedi dakîkada varabileceğim bir uzaklığa, yarım saatte ulaşabiliyorum."
"Anlıyorum," dedi hanımefendi. "Tüm belgelerin çıktısını alın; ve iletke (eposta) yönte- miyle, bana gönderin."
Bilmeyenler soracaklar: "Buradaki ilginçlik, ne?"
Bir dilekçede, ıslak imzâ olmalı.
Hanımefendi, bana diyebilirdi ki; "Dilekçenizi doldurup; post yoluyla, bana göndern."
Ama bunu yapmadı.
Dedi ki: "Dilekçeyi ve tüm diğer belgeleri; iletke yoluyla, bana gönderin."
İşte; buna, uyatsal kanı (vicdânî kanaât) denir!
Ama bunu yapmadılar.
Sağlıklı bir toplum oluşturma doğrultusunda, çeşitli yöntemler var. Çalışma gücü olma- yan birisini, yardımınızla desteklemezeniz; o tek kişi, bütün bir toplumu zehirleyebilir!
Ve ekliyorlar: "Alamanlar, Türkiye'yi kıskanıy, uşaklar!"
Unutmayayım: "Uşaklar! Bizım reyis, dünyâ lideridır!"
Dünyâ üzerineki tüm toplum yöneticileri arasında, bir numaralı varoş çatlağıdır!
Ayrıca; bir numaralı tımarhâneliktir! Almanya'da olsaydı; yıllarboyunca, bir tımarhânenin kapalı bölümüne tıkılırdı!
Ve bu son okuduklarınız, benim düşüncelerim değildir; Türkler dışındaki tüm toplumlar, böyle düşünüyorlar; ve böyle biliyorlar!