Kapıldım Yeşilgöz'e!
Bu şiîri, "
Gizem" dizisi için yazdım. İlgili bölümü yazarken;
on dakîkalık kısa bir sürede, bu şiîri oluşturdum. Yazarken, düşündüm; düşünürken, yazdım. Dahâ sonraları, yalnızca tuşlama yanlışlarını düzelttim.
Ata'ya özlem
Özlüyorum;
O'nu özlüyorum!
Ver adaları; ver!
Yunanlar, 18 adamızı ve 300'ün üstünde adacığımızı, küstâhça elegeçirdiler! Çok şerefli
(!) Türk askeri;
pısırıkça, görmezden geliyor!
Gereksiz Karaoğlan!
Dünyâ üzerinde, nerede pislik ve savaş varsa; kökeninde, sosyaldemokratlar yatar! Afganistan, İran, Tunus, Pâkistan ve nice ülkelerin, günümüzdeki korkunç durumlarının nedeni, yalnızca sosyaldemokrat denen o ucûbelerdir! Günümüz Türkiyesi'nin, içinde bulunduğu bataklığın nedeni de, Bülent Ecevit denen geberik yaratıktır!
Yaşam
29 aralık 2017 târihinde,
"Das Leben" başlıklı şiîrimi yayınlamıştım; benzeri olabilecek bir şiîri de, Türkçe yazmak istedim.
Karşıt kutuplar
Çeşitli kuşaklardan iki kişinin aralarındaki dostluklar, çok verimli olurlar. Ama bu dostlukları, aşk ve cinselliğe dönüştürürsek; son derece sağlıksız bir sonuç doğar.
Mulâ! Mulâ!
Soru: Bu güzel şiîrimi, niçin yazdım? (20 temmuz 2020 târihinde not:
Çünkü şarkı olacaktı!)
Sakaryalı sevdiğim
Sakarya'ya, hiç gitmedim; orayı, hiç görmedim; etmem-bilmem. Sakaryalı dosrtlarım da, hiç olmadı. Bu şiîrin kimi kısımlarını, gece
düşümde gördüm.
Adam olmaz bu ulus!
Doğruyu söyleyeni, do
muz köyüne kovarlar!
Yeşil göze vurgunum!
Bu şiîrimi, yaklaşık üç hafta önce yazmıştım. Bugün, bir rastlantı sonucunda, yine açtım ve okudum. "Yok artık!" dedim kendi-kendime. "Bu kadar uzun bir şiîrde, hiç mi yabancı sözcük olmaz!" Tekin olabilirsiniz ki, bunu, bilinçli yapmadım; yalnızca rastlantı!
Yâr mı tatlı, sanrın mı?
Büyük insanlar, büyük işlerle uğraşırlar; küçük beyinler ise, imgelerle boğuşurlar!
Ata'nın öğütü
Mustafa Kemâl'in yaşam felsefesini, olasılıklar çerçevesinde, en kısa biçimde aktarmaya çalıştım.
(Lütfen; önce, sayfanın altındaki açıklamaları okuyun.)
O yâr, yüreğimi yaralar!
Ben, yirmiüç yaşımdaydım; o ise, yirmibirindeydi. Onu, ilk gördüğüm ânda, mavi gözlerine ve sarışın saçlarına vurulmuştum; benzersiz dudaklarına ve kemberli burnuna kapılmıştım.
Fedâ olsun, neyim varsa!
Bahâr geldi-çattı; seziler alabora!
Uyan, sevdiceğim!
Son durağa, bir gönderme.
Dargınım
Uğursuzluğun silsilesi, kimilerine, dahâ sıklıkla uğrar.
Hak ve hakîkât
Yirmi yıllık, acılar dolu bir yaşam bıraktım ardımda. Bekle, yaşam! Geliyorum! Gümbür-gümbür!
Câyır-câyır yanıyorum!
Ölesiye özlemi, bilir misiniz? Insanı, ikilemlere sürükler!
Hercâîyim
Yaşam, insanı geliştiriyor ve olgunlaştırıyor.
Ah Ayten'im!
Yalnızca bir gece süren, bir aşkımı aktarıyorum.
Sen, benimdin!
Yaşamınımdaki en uzun süreli tutkuya, gönderme yapıyorum.
Yoktur nedeni
Yaşamımın, bir-çok evresini aktarıyorum.
Kibirli yârim
Ben, kibiri çok iyi bilirim; hem uyguladım, hem de karşılaştım.
Öngörülen koşuklarım
Bu amânsız dünyâda
Kemânî Kevser Hanım'ın bestelediği, "Nihâvend longa" başlıklı enstrümentaline, hazırladığım bir uyarlama.
Vazgeçilmezimsin!
Büyük aşklar, gerçekten de tam bir mûcize!