![]() |
Gizem dizisinin son iki bölümü: 12. bölüm: "Yasalar, her şeyden üstündür!" | 13. bölüm: Konumdeviriş! (1) |
![]() |
İbrâhîm Halil Oral'a teşekkür ediyorum! | Hükümet deği- şirse; ne olur? |
Aldığım en güzel övgü! |
Bıktım yalan- larınızdan! |
Korona se- rüvenim! |
Alkolün zarar- ları, nelerdir? |
Ve okuyucularımın, kafaları karıştı! Neler gevelediğimi, bilmek istiyorlardır.
Çocukluğumda, ergenliğimde ve öngençliğimde; bu tür soruları, sıklıkla duyardım: "Nasılsın?" ya da "Nasılsınız?"
Tam otuz yaşımdayken, yaşam akışım değişti. Artık başka ortamlara kayar oldum. Artık çevremde, her türden insanlar olmuştu.
Bir ara farkettim ki; insânların eğitimi arttıkç;, bu tür sorular da azalıyormuş. Kötü niyetli insânlar, bu durumu; hiç ilişiği olmayan kulvarlarda arayabilirler.
Ortadoğu toplumlarında; Arap gelenekleri, egemen olduğu için; bu tür yanlışlıklar yaparız; Araplar, toplumsal değişimleri ve gelişmeleri sevmezler!
Çalıştığım ikinci el ürün mağazasında; dahâ çok, düşük eğitimliler çalışırdı. Neredeyse tümü, "Nasılsın?" diye sorarlardı. Ben ise, hiç yanıt vermezdim; genelde, gülümseyerek-uzaklaşırdım.
Yine günün birinde, bir Arap; "Nasılsın?" diye sordu.
Ben de, gözlerini dikizledim. "Nasıl bir yanıt bekliyorsun?" diye sordum?
"Genel olarak; 'İyiyim,' denir," dedi; son derece doğalmış gibi!
"Peki; 'İyiyim,' dediğimde; gerçekten de,l iyi miyimdir?"
Arap, kafasını sallayarak; uzaklaştı.
Evet, sevgili okurum; size soruyorum: "İyi misiniz?"
Umarım, bana yanıt vermezsiniz; eğer bana yanıt verirseniz, sizi, yalan söylemeye sürüklüyorumdur. Bu da demek oluyor ki, size güven olmaz (; bana, hiç olmaz)! Çünkü bir kez yalan söyleyen birisi, sürekli yalan söyler; bir yalan, bir sonraki yalanı, birliğinde getirir.
Karşınızdaki kişinin, gerçekten de 'nasıl olduğunu' bilmek istiyorsanız, onu, yala ara sürüklemeyin; onu a, içte ikli konuşmalar yürütün.
Siz, "Nasılsın?" diye sorduğunuzda, "Çok kötüyüm!" diyen, oldu mu hiç? Emînim ki, olmamıştır; çünkü kötü durumdaki kişilere, zâten fazla yaklaşmazsınızdır; çünkü o ara, "Nasılsın?" sorusunu yöneltmezsinizdir!
"Nasılsın?" sorusunu yönelten kişiler, hem kendileri riyâkârdır, hem de karşısındaki kişiyi, yalancı yapmak isterler.
Eğer ben, size; gerçek bir ortamda, bu soruyu yöneltirsem; benden, uzak durun!
Şunu da unutmayalım ki; bu soru; karşınızdaki kişinin, tüm yaşamına değiniyor; yâni kişinin özellerine (mâhrem) de dokunuyor. Eğer kendi özellerinize, değer veriyorsanız; karşınızınkinin özellerini de önemseyin.
Bu soruyu her yönelttiğinizde; insânları hiç de önemsemediğinizi vurgularsınız. Örneğin; sıfır eğitimli bir köylimle olan bir konuşmayı aktarayım.
"Nasisın, uşaam?"
"Borcum var; öder misin?"
"Uşaam, çalişmalisın."
"Mâdem yardım etmek istemiyorsun; neden, 'Nasılsın' diye soruyorsun?"
"Uşaam, nezaget kurallari, hauğle gerektırıyi."
"Yâni görgüsüzlük sergileynce; nezâket kuralları mı uyguluyorsun?"
Sus-pus!
Bu soruya, her hâlûkârda, doğru yanıt alamazsınız; alacağınız tek yanıt, yalan olacaktır! Oysa siz, yalancıları sevmezsiniz.
Şöyle bir ciddî konuşma düşünelim:
"Nasılsın?"
"Çok kötüyüm!"
"Hayrola? Neyin var?"
"Bir-kaç kadınla, toplu cimâ yapmak istiyorum; ama kadın bulamıyorum!"
"Terbiyesiz!"
Bir de şu var; hekimler, hastalarınaÖ "Nasılsınız?" diye sorabilirler; elbet de bu soruyu, bu kadar açık-seçik yöneltmemelidirler; ama yine de çok sakıncası yoktur. Benim âile hekimim, şöyle sorar: "Durumunuz, nasıl gözüküyor?" Bu soruyla, elbet ki hastalıklarımı kastediyor.